Bosanma davasi nasil açilir?
Insanlar arasinda bazi önemli meseleler
vardir. Bunlari çözümlemek te kanun isidir. Bizde bazi
dost avukat sitelerinden derledigimiz sorulara cevaplari sizlere sunmaga
çalistik. Tabi bunlar arasinda bazi islama aykirilik tasiyan
sorularda olacaktir onlari da yine dost site islam bilginlerinden derledik
ancak bunlar yapilmasi ve yaptirilmasi dinen yasak ve son derece sakincali
mebal tasiyan soru ve cevaplardir. Hiçbir islam aleminin böyle
seylere inanmamasi ve yapmamasi gerekir biz sadece aydinlatmak amaciyla
derledik.......
Bir kadin kocasindan ayri yasamayi istemesi halinde baska bir ev tutarak
orada yasamayi seçmesi durumunda evine dönmeye zorlanamaz.
Ancak koca kadinin evine dönmesini istiyorsa onu mahkeme kanaliyla
resmen davet edebilir ve bu davete uymayan kadin aleyhine “terkten”
bosanma davasi açabilir. Hakli nedenlerle ayri yasamak isteyen
bir kadin, bosanma davasi açmadan da hakim karari ile ayri bir
mesken edinebilir. Eslerden herhangi biri, bosanma nedenlerine dayanarak
ayrilik karari verilmesi için mahkemeye basvurabilir ve hakli
görülmesi halinde bir yildan üç yila kadar ayrilik
karari verilebilir. Medeni Kanun’a göre evin reisi kocadir
ve bu sifatla ailenin geçimini saglamak zorundadir. Kadin ancak
buna yardimci olmakla görevlidir. Evini terkeden kocaya karsi,
“terkten” bosanma davasi disinda, nafaka davasi açilabilir.
Evliligin devami süresince velayet ana ve babaya birlikte verilmistir.
Anlasmazlik halinde babasinn oyu geçerli sayilir. Ancak baba
velayet hakkini kötüye kullaniyorsa annenin mahkemeye basvurarak
velayetin babadan alinmasini istemeye her zaman hakki vardir. Bosanma
veya ayrilik durumlarinda velayet çocuga kim daha iyi bakabilecekse,
ona verilir. Genelde de, bu çocuklarin annesidir. Bu konuda erkegin
kadindan hiçbir üstünlügü yoktur. Bosanma
veya ayrilik, erkegin kadina uyguladigi siddetten kaynaklanmissa, yargiç
böyle bir kisiye çocuk teslim edilemeyecegine kolay ikna
olur. Kadin kocasi tarafindan istemedigi cinsel davranislara siddet
kullanilarak zorlanmissa bu durum hem cezai ve hem de bosanma davasina
konu olabilir ve siddet kullanildigi ispat edilebilirse, kadin manevi
tazminat dahi alabilir. Evli kadinlarin, ev disinda herhangi bir (ahlaka
aykiri olmayan) iste çalismasi için artik kocanin iznine
ihtiyaci yoktur. Türk Medeni Yasasi uyarinca Türkiye’de
hukuken tek eslilik kabul edilmistir. Evlenme sirasinda eslerden birinin
önceden evli olmasi halinde ikinci evlilik geçersiz sayilir.
Ayrica evlilik sirasinda eslerden herhangi birinin akil hastaligi varsa,
sürekli olarak sezgin degilse, birinci derecede kan hisimlari ise
bu evlilikler olmamis sayilir. Bunun için herhangi ilgili kimse
tarafindan mahkemeye basvurulmus olmasi gerekir. Evlilik aninda geçici
bir sebeble sezgin bulunmayanlar, evlenme hata, hile ve tehdit sonucunda
gerçeklesmis ise zarar gördügünü ileri süren
esin, olaydan itibaren alti ay, ama her halde evlenmeden itibaren bes
sene içerisinde mahkemeye basvurmasi halinde evlilik feshedilebilir.
Zina, cana kast, pek fena muameleler, herhangi bir cürümden
dolayi ceza alinmasi ve haysiyetsizce yasam , birlikte yasami çekilmez
hale getirmek, ortak meskeni terk, en az üç seneden beri
devam eden ayrilik ve evliligi çekilmez hale getiren akil hastaligi,
evlilik birliginin temelinden sarsilmasi ya da müsterek hayatin
yeniden kurulamamasi halinde eslerden biri, digeri aleyhine bosanma
davasi açabilir. Davada ileri sürülen sebeplerde hakli
olan ve bu nedenle evlilik hayati sona ermis olan es, diger esten, olayin
özelligine göre manevi tazminat isteyebilir. Bosanma nedeniyle
yoksulluga düsecek es, digerinden, dava süresinde de hakim
karariyla gecici bir tedbir olarak nafaka ödetilmesini isteyebilir.
Velayet altinda bulunan müsterek çocuklara, resit oluncaya,
egitimleri devam ediyorsa egitimleri sona erinceye, kiz çocuklarinin
ise evleninceye kadar istirak nafakasi ödenmesi gerekir.
|
Büyü nasil yapilir?
Ak Büyü
Büyüsel islemlerin tümü
etik, ahlaksal bir degerlendirmeye tabi tutulduklarindan ayrimlar olusuyor.
Ilk ayrim Ak ya da olumlu, iyiye yönelik, sifaci büyüdür.
Ak Büyü ile ugrasan kisi temiz ruhlu, iyi niyetli, hatta dindar
biri olarak taninir. Ak ile Kara Büyü ayrimini antik uygarliklarda
Asur ve Babil’de buluyoruz. M.Ö. 1800 yilinda Kral Hammurabi
Kara Büyü’yü yasaklamis, uymayanlari ölümle
cezalandirmistir. Ak Büyünün amaci sifadir, destektir.
Yorumlara göre örnegin, ask büyüsü de bu kategoriye
girer ama aslinda bu bir çesit zorlamadir. Ak Büyü
ile Kara Büyü arasindaki farkliliklar sadece niyet, amaç
ve formüllerle belli olmuyor; kullanilan malzemelerde farklidir.
Ak Büyü’de ates, altin, ayçiçegi, civa,
elma, elmas, fasulye, fildisi, gümüs, horoz, inci, incir,
kursun, kuskonmaz, portakal, sarimsak, su, süt, sirke, tavuk, tuz,
yumurta, zeytinyagi kullanildigi gibi, Kara Büyü’de
ceset parçalari, idrar, kan, karga, kedi (kara), kurbaga, kurt
kani, timsah disleri, toprak (mezarliktan), tüy (kara tüy)
yarasa (gözleri ve kani) kullanilmaktadir.
Kara Büyü
Ak Büyü’nün ve Ak Büyücü’nün
karsiti olan Kara Büyü, onu uygulayan ise Kara Büyücü’dür.
Amaci kötülüktür, zarar vermektir ve cinayete, ölüme
kadar gidebilir. Ak Büyücü’nün tersine Kara
Büyücü özverici degil, kibirli ve firsatçidir,
maddiyata baglidir. Allah’tan nefret eder, doganin kurallarina
karsi gelir ve kendisini yüceltebilmek, güçlerini arttirabilmek
için herseyi yapabilir ve yapar. Kara Büyü ya seytanla
baglantilidir ya da ölü ruhlarla (nekromansi), her ne kadar
Hz. Musa’dan baslamak üzere bütün dinler bunu bir
sapkinlik sayip yasakladilarsa da, antik çaglardan beri ölülerin
ruhlarini çagirip sayesinde gelecegi ögrenmeye çalismak,
yani, 'ölü fali'ni uygulamak oldukça yaygin bir dönemdi.
Özellikle Orta Çag büyücülügü bununla
sik sik beslenmistir. Orta Çag tanri bilimcilerinden Rabano Mauro
söyle yazmistir; Ölü falina bakanlar, kötü
dualari ile ölüleri diriltenler, gelecegi öngörüp
sorulara cevap vermelerini temin eden kisilerdir. Ölüleri
çagirabilmek için ceset kani gerekiyor, çünkü
bu islemlere yardimci olan cinler kandan hoslanirlar.
Kirmizi Büyü
Kirmizi Büyü olumsuz amaç ve
niyetleri, uygulamalari ile Kara Büyü’nün bir çesidi
yandasidir. Belki de en gerçek ve bu yüzden en tehlikeli
büyüdür. Seytan’in, kötü ruhlarin büyüsüdür
ve islemlerinde ayinlerinde kaz kullanir, kurban keser. Kirmizi Büyü’nün
çesitleri arasinda önemlisi, merkezi Haiti olan, oradaki
yerliler ve melezler tarafindan uygulanan Vudu (Voodoo) dur. Kökenleri,
Afrika’nin totemlere dayali inançlarina baglidir. Vudu
Büyücülügünde düzenlenen ayinlerde danslarin,
müzigini kendinden geçmelerin, kurban edilen hayvanlarin
(kaz, horoz, kara keçi) nedeni ve amaci adlari Loas olan bazi
ilkel güçleri (ölü ruhlari) harekete geçirmektir.
Trans haline geçen vudu rahibeleri, birer medyum gibi hareket
ederek bu güölere teslim olurlar. Vudu’ya benzer bir
uygulamaya Brezilya yerlilerinin Macumba (Makumba) törenlerinde
rastlariz. Macumba, temelde cinsel büyücülüge baglidir,
erotizmi boldur. Vudu ayinleri daha çok mezarlarda yer alirken,
Macumba için mekan olarak açik alanlar ya da ormanlar
tercih edilir. Vudu’nun çok konusilan fakat kanitlanmayan
ve fantastik olarak görünen bir tarafi ise, Zombiler’dir,
ya da yasayan ölüler (Zombi: mezardan çikma). Kara
büyüsel islemlerle, hipnoz ve telkin yolu ile diriltildigi
söylenen bu hareket halinde cesetlerin ruhsuz oldugu söylenir.
Bir Zombi’nin kumanda edilmesi, yönlendirilmesi onu o hale
sokan Kara Büyücü’nün isidir.
|
Büyü nasil yapilir? 2
Büyü sözünü sik sik duyariz. Pek çok
kimse büyüden söz eder. Ama çogumuz bunun ne oldugunu
bilmeyiz. Onun için önce büyünün ne oldugunu
anlamamiz gerekiyor. Büyü, kötü usullere basvurarak
bir insanin iradesini elinden almak demektir. Çesitli yollarla,
usulleri kötüye kullanarak bir insani yönetim altina
almaya, ona istenilenleri yaptirmaya genel olarak büyü denilir.
Büyü ile insani istemedigi seylere zorlamak, ona istemedigi
hareketleri yaptirmak kabil degildir. Büyücülük,
her seyden önce, dine ve inanca kesin sekilde karsit olan, batil
inançlara dayali bir büyüsel islem toplamidir. Reçeteler,
formüllere dayanan, bunlara degisik anlamlar yükleyen bir
uygulamadir. 1584’te Anvers’te yayinlanan Gespar Peucer’in
Falcilar (Les Devins) adli kitapta büyücülük su
sekilde tanimlanir. Büyücülük, seytani tanimaya
yarayan bir sanattir. Büyücü tarafindan çagrilan
seytan ve yardimcilari kendilerini gösterirler veya kendilerini
göstermeyip de talep edilen seyi yerine getirirler. Büyüsel
islemler çogunlukla olumlu (Ak Büyü) veya olumsuz (Kara
Büyü, Kirmizi Büyü) bir enerji akisina dayali oldugu
söyleniyor. Bir enerji bedensel bir organa, psiko-somatik (ruhsal-bedensel)
bir isleve yöneltilebilir. Tarihte birçok el yazmasi büyü
kitabi hazirlanmistir. En ünlülerden biri 15. Yüzyila
ait oldugu sanilan, önceki yüzyilda gizem ustasi Mc Gregor
Mathers tarafindan ilk kez Ingilizce ye çevrilen sihirbaz Ma
Abra-Melin’in Kutsal Sihir Kitabidir. (The Book of the Sacred
Magic of Abra-Melin the Mage). Kitaba göre maddi dünya kötü
ruhlar tarafindan yaratilmistir, ancak sihirbaz, koruyucu meleginin
yardimiyla ve büyüsel uygulamalara basvurarak, kötü
güçlere karsi koyabilir hatta kötü ruhlari yönetebilir.
Büyücülügün silahi büyülemedir, etkileme
ve telkindir. Kuramsal olarak etki ve duygu (sevgi, nefret) dozu güçlü
olan bir enerjinin belirli nesneler, formüller kullanarak transferidir.
Bu tür etkilesimde en çok kullanilan ve Vudu (voodoo) dahil
olmak üzere, her çesit büyüsel gelenekte mevcut
olan mum veya kilden yapilan bir heykelciktir. Hedef olan kisiye yapilmak
istenilen sey, büyüsel formüller kullanilarak heykelcige
(kukla, bebek) yapilir. Orta çagdan kalma bir baska yöntem,
Sanli El veya Tutusan El yöntemiydi. Asilarak ölen birinin
eli kesilir, kurutulur ve avucuna siyah bir mum yerlestirilirdi. Dönemin
kaynaklarina göre bu eli kullanarak özellikle zehirlenme büyüleri
yapiliyormus. Büyünün amaci doganin organik gücünü
sahiplenmektir ve de bu gücü diledigince kullanmaktir.
|
Kendi parfümünüzü nasil
yaparsiniz?
Parfüm yapma devam edecek çünkü
dogadaki zenginlikler bitmek bilmez
Kendi parfümünüzü yapabilmeniz için kimya
bilgisine ihtiyaciniz yok. Bitkiler aleminde dolasarak kendi parfümünüzü
kendiniz yaratabilirisiniz.
Gül parfümü:
1 ay süreyle ½ litre 60 derece alkolde
500 gr. gül yapragini dinlenmeye birakin. Orijinal bir parfül
elde etmek istiyorsaniz bir kaç gül türünü
bir arada kullabilirsiniz. Süre dolunca suyu bir siseye süzün.
Kullanmadan önce bir parça maden suyu ile keskinligini giderebilirsiniz
Lavanta parfümü:
½ litre 90 derece alkole 40 gr. lavanta
çiçegi koyun ve 1 ay süreyle dinlendirmeye birakin.
Bir ay sonra bir siseye süzün.
Karanfil parfümü:
½ litre 80 derece alkole 70 gr. tane
karanfil koyun 15 gün dinlendirin ve siseye süzün.
|
Lahana diyeti ile nasil zayiflariz?
Lahana çorbasi (Çorbali diyet)
Kadinlar arasinda lahana çorbasi olarak
anilan bu sebze çorbali diyet, mucizevi bir biçimde bir
haftada tam 8 kilo verdiriyor!!!!! Kimi diyetisyenler vücudun bu
kadar kisa sürede kilo vermesine karsi çiksa da henüz
hiçbir diyetisyen böylesine kisa sürede kilo verdiren
bu diyetten kadinlari alikoyamiyor. Yalniz bu diyeti yaparken kendinizi
çok fazla yormamali, bol su içmeli ve ekstra vitamin almalisiniz.
Özel çorba Malzemeler: 6 adet sogan, kereviz, lahana, biber,
domates, patlican, kabak, enginar, havuç, maydanoz vs. az tuz
Yapilisi: Bütün sebzeleri ufak ufak dogradiktan sonra çorba
olacak sekilde su ilave ederek düdüklü tencerede pisirin.
Daha sonra dilerseniz blender’da ezerek krema kivamina getirebilirsiniz.
1. gün Istediginiz kadar meyve (muz hariç) ve özel
çorba 2. gün Istediginiz kadar sebze (baklagiller hariç)
ve özel çorba 3. gün Istediginiz kadar sebze, meyve
ve özel çorba 4. gün 5 tane muz, 4 bardak süt
ve özel çorba 5. gün 300 gr. kirmizi et, 6 tane domates,
özel çorba 6. gün Istediginiz kadar yagsiz kirmizi
et, özel çorba 7. gün
|
.YILDIZ KÜMELERI
Bazi sorular arasinda yildizlar hakkinda bigi istenmektedir bizde yine
bir dost siteden aldigimiz bilgileri sizlere sunuyoruz...
.
Pek çok yildiz, küme olarak adlandirilan yildiz grubunun
ya da toplulugunun üyesidir. Açik yildiz kümeleri bizim
gökadamizin sarmal kollarina saçilmis olarak bulunan yildizlarin
olusturdugu görece gevsek topluluklardir. Küresel yildiz kümeleri
Samanyolu' nun ana düzlemi disinda bulunurlar ve adlarindan da
anlasilacagi gibi dev küreler biçimindekiyildiz topluluklaridir.
Açik kümeler genellikle Samanyolu' nun sarmal kollarinda
olumakta olan türden genç, sicak, mavi beyaz yildizlari
içerir. Astronomlar bu genç yildizlari Öbek 1 olarak
adlandirilan bir grup içinde sayarlar. Açik kümelerde
20 ile birkaç bin arasinda degisen sayida yildiz olabilir. Küresel
kümeler çok daha büyüktürve bunlar, büyük
çogunlugunu Öbek 2 'ye giren yasli kirmizi devlerin olusturdugu
onbinlerce günes içerirler. Açik kümeler bizim
gökadamizin çekirdegi çevresinde, kabaca dairesel
yörüngeler üzerinde, küresel kümeler ise ayni
çekirdek çevresinde oldukça dis merkezli eliptik
yörüngeler üzerinde dolanir. Boga takimyildizindaki Ülker
gibi çok sayida açik kümenin olusmasina yol açan
gaz bulutunun kalintilarini da içerdigi görülebilir.
Küresel kümelerde ise tam tersine, bu türden ya çok
az madde vardir ya da hiç yoktur. Türünü en iyi
temsil eden küresel küme Erboga takimyildizindaki Omega Erboga'dir
( Omega Centauri ). Baska gökadalarda da hem açik hem de
küresel kümelerin varligi saptanmistir.
|
YILDIZINLARIN DOGUMU VE ÖLÜMÜ
Yildizlar, Samanyolu Gökadasi'nin sarmal kollarini kaplayan dev
gaz ve toz bulularinin içinde dogar. Temel olarak hidorejen gazindan
olusan bu bulutlar kütle çekiminin etkisiyle kendi üzerlerine
çökerek büzülürler ve madde kümeleri
birayaya toplanir. Süreç içinde her kümenin
ortasindaki sicaklik yükselir; ama ortaya çikan isi bu kümelerin
durmadan artan yogunlugu nedeniyle disari kaçamaz. Sonunda sicaklik,
disari disari dogru etkiyen isi basincinin içeri dogru etkiyen
kütleçekimi basincina karsi koyabilecegi bir düzeye
yükselir. Çökme sona erer. Bu asamada, baslangiçtaki
gaz ve toz bulutu, ilkel yildiz olarak bilinen çok sayida karali
bölge içerir. Bundan sonra ne olacagi ilkel yildizin kütlesine,
yani " agirligi"na baglidir. Kütlesi Günes'inki
kadar olan ilkel yildizlarin orta kesiminde sicak bölgeler olusur.
Buralarda sicaklik zamanla artarak 10 milyon kelvin * dolayina ulasir.
Bu noktada nükleer tepkimeler baslar. Kütlenin merkezindeki
hidrojen, çekirdek kaynasmasi sonucunda helyuma dönüsür.
Açiga çikan enerji kütlenin yüzeyinden isik
ve isi haline disari yayilir. Günes'le yaklasik olarak ayni kütledeki
yildizlarin ortalama ömrü, yani çekirdek kaynasmasi
yoluyla sürekli enerji üretme süreleri 10 milyar yil
kadardir. Daha sonra bu yildizlarin hidrojen yakitlari tükenir
ve ömürlerinin son evresine girerler. Günes 5 milyar
yildir bu biçimde etkinligini sürdürmektedir ve bir
5 milyar yil kadar daha bunu böyle sürdürecektir. Kütleleri
Günes'inkinden daha büyük olan yildizlar hidrojenlerini
daha hizli tüketirler, bu yüzden bunlarin bunlarin ömürleri
de çok daha kisadir. Kütlesi Günes'inkinin 5 yada 6
kati olan bir yildiz yakitini yalnizca bir kaç 10 milyon yil
içinde bitirebilir. Baslangiçtaki kütlesi ne olursa
olsun, her yildiz sonunda hidrojen yakitini tüketir. Hidrojen çekirdeklerinin
birlesmesi yoluyla helyum üretiminin son asamalarina ulasilirken
ortadaki bölge de giderek genlesir. Sonunda hidrojen tamamen tükenir
ve disa dogru etkiyen isil basinci yaratan nükleer tepkimeler ortadan
kalkar. O zaman çekirdek kendi üzerine çöker
ve iç sicakligi ile basinci artar. Bu noktada bir baska nükleer
tepkime dönemi baslar ve helyum karbona dönüsür.
Yeni olusan çekirdek basinci yildizin dis katmanlarini tekrar
genlesmeye zorlar ve yildiz baslangiçtaki halinden kat kat büyük
bir kirmizi dev haline gelir. Günes, günümüzden
5 milyar yil kadar sonra bu asamaya ulasacak ve bu sirada iç
gezegenler genlesen Günes tarafindan yutulacaktir. Astronomlar
evrende küresel gaz kabuklariyla çevrili çok sayida
sicak yildizin bulundugunu bilmektedirler. Gezegence bulutsular olarak
adlandirilan bu yildizlar, kirmizi dev yildizlar nükleer tepkimelerinin
son asamasindan geçerken olusur. Bu asamada, içten gelen
isinim basinci yildizin dis katmanlarini disari dogru püskürterek
bir kabuk olusturmalarina neden olur; bu da alttaki daha sicak bölgelerin
sirayla açiga çikmasina yol açar. Yeni açiga
çikan bölgelerin sicakligi 100.000 K dolayinda olabilir.
Milyonlarca yil sürse de, sonunda yildizin nükleer yakiti
tamamen biter ve nükleer tepkimeler sona erer. Disa dogru etkiyen
isi basinci bu noktada islevini bütünüyle yitirir ve
yildiz kendi kütle çekiminin etkisiyle kendi üstüne
çöker. Hint asilli astronom Subrahmanyan Chandrasekhar 1930'
da gerçeklestirdigi bir arastirma sonucunda, kütlesi Günes'inkinin
1.4 katindan daha küçük olan bir yildizin çökerek
kararli bir beyaz cüce olusturacagini ortaya çikardi. Içe
dogru etkiyen kütle çekim kuvveti, çökme sirasinda
yildizin iç kesimlerindeki atomlarin parçalanmasina neden
olacak kadar büyüktür. Yildiz böylece iyice sikisarak
asiri yogun bir cisim haline gelir. Bu yildiz baslangista Günes'in
ki kadar çok maddeyi içermis olsa bile, çökmenin
getirdigi sikisma sonucunda çapi yalnizca birkaç bin kilometre
olan bir küre biçimini alabilir. Merkezinde hiçbir
nükleer tepkime yoktur, ama çökme sirasinda açiga
çikan enerji isiya dönüsür ve beyaz cüce
soluk bir biçimde isimayi sürdürür. Bu enerji
yavas yavas uzaya dagilir, yildiz soguk ve görünmeyen bir
siyah cüce olarak yasamini sona erdirir. Kütleleri Günes'inkinin
1,4 ile 3 kati arasinda olan yildizlarda kütle çekiminin
neden oldugu çökme beyaz cüce asamasindan öteye
geçer. Bu tür yildizlarin çökmesi sirasinda
proton ve elektronlarin birlikte ezilmeleri sonucunda nötronlar
olusur. Nötron yildizlari inanilmayacak kadar yogundur; nitekim
nötron yildizi olusturan maddenin bir santimetre küpü
yaklasik 1 milyon ton gelir. Eger Günes'teki madde bir nötron
yildizi ölçeginde yogunlastirilabilse, olusacak cismin çapi
yalnizca 30 km olurdu. 1960'larin sonlarina kadar nötron yildizlari
yalnizca kuramsal bir kavramdi. 1967' de radyoastronomlar gökyüzünün
görürnürde bos olan bir bölgesinden son derece siddetli
radyo dalgalarinin yayildigini belirlediler. Bu sinyaller son derece
düzenli bir biçimde gönderilmekteydi ve astronomlar
baslangiçta bunlarin radyo vurulari salan bir yildizdan gelmekte
oldugunu düsündüler. Böylece bu cisimlere, "vuru"
anlamini veren ingilizce sözcükten türetilen " pulsar
" adi verildi. Daha sonra ortaya çikarilan pulsarlar biri
de, Boga takimyildizindaki Yengeç bulutsusunun tam ortasinda
yer alir. Yengeç bulutsusu, süpernova patlamasi denen bir
süreçten geçmis çok iri kütlelei bir
yildizin çevreye saçilan kalintilarindan olusur. Süpernovalarda,
yildizin kütle çekiminin yol açtigi çökme
neden olur; çökme kuvveti o kadar büyüktür
ki, kütlenin iç sicakligi hizla artmaya baslar. ardindan
gelen son derece siddetli nükleer tepkimeler yildizin patlamasina
ve dis katmanlarinin uzaya saçilmasina neden olur. Bu sirada
yildizin parlakligi bir süre için Günes'inkinin 1 milyar
kati düzeyine çikabilir. Yengeç bulutsusunun dogmasina
neden olan süper nova patlamasini 1054'te Çinli astronomlar
gözlemlemislerdir.Bu patlama sonucunda yildizin çekirdegi
çökerek bir nötron yildizinin olusmasina yol açmisti.
Astrnomlar ortaya çikan bu yeni cismin kendi ekseni çevresinde
hizla döndügünü ve bu dönüse uygun bir
tempoda ( saniyede 30 kez ) radyo vurulari saldigini kesfettiler. Bu
pulsar, radyo salimlarinin yani sira optik olak da varligi belirtilebilen
az sayidaki pulsardan biridir. Optik olark gözlenen pulsarlarin,
radyo vurulari ile ayni tempoda düzenli olarak parladiklari da
saptanmistir. Yildizlarin kendi üstlerine çökerek beyaz
cüceler veya nötron yildizlari oluturmalari insana inanilmaz
gibi gelebilir, ama kütlesi Günes'inkinin üç kati
yada daha fazla olan yildizlarin kurumsal sonu da sasirticidir. Bunlarin
çökme süreçlerinin beyaz cüce ve nötron
yildizi olusumuyla sonuçlanmayip daha da ileri gittigi sanilmaktadir.
Kütle çekimsel büzülmesi yildizin iyice ezilmesine
ve büyüklügü hizla azalirken yogunlugunun da hizla
artmasina yol açar. Cismin yogunlugu sonunda o kadar büyüktür
ki, kurtulma hizi ** isik hizini asar. Bu nokta bir kez asildimi, bu
cisimden artik isik da kurtulamaz ( yansiyamaz ) ve cisim görünmez
duruma gelir. Çökme, sonunda durur. Kütle çekim
kuvveti, çöken yildiza olan uzakligin artmasiyla giderek
azalir ve sonunda isigin kurtulabilecegi bir noktaya ulasir. Bu noktaya
" olay ufku " denir. --------------------------------------------------------------------------------
* Kelvin sicaklik ölçegi : -273 Cº' ye esit olan mutlak
sifiri temel alir; kelvin sicakligi " K" harfiyle gösterilir.
** Kurtulma hizi : Cismin kütle çekim kuvvetini yenmesi
için gerekli hiz
|
YILDIZINLARIN UZAKLIGI
Yildizlar bizden ve birbirlerinden çok uzak oldugundan, bu uzakliklari
kilometreler cinsinden ifade etmeye çalismak çok anlamsizdir.
Bunun yerine astronomlar baska bir birim kullanirlar: Isik yili. Bir
isik yili, isigin bir yilda alabilecegi yolun uzunluguna esittir ve
kabaca 10 trilyon kilometredir. Bu ölçegi kullanarak Ay'in
bize olan uzakliginin 1 isik saniyesinin biraz üzerinde, Günes'inkinin
8 isik dakikasinin biraz üzerinde ,- Plüton' unkinin 5,5 isik
saati dolayinda ve Dünya'ya en yakin yildiz olan Proxima Centauri'
ninkinin 4,3 isik yili oldugunu söyleyebiliriz. Yildiz uzakliklarini
ölçmek için farkli yöntemler uygulanir. Bize
en yakin olanlarin uzakliklari, trigonometri yoluyla belirlenen uzaklik
açilarindan yararlanilarak bulunur. Yakindaki bir yildiz iki
farkli konumdan gözlendiginde arka palnda kalan uzak yildizlara
göre hafifçe yer degistirmis gibi gözükür.
Yildiz uzakliginin hesaplanmasinda bundan yararlanilabilir. Bu yöntemde
yildizin konumu, Dünya'nin Günes'in çevresindeki yörüngesi
üzerinde bulunan karsit iki noktadan alti ay arayla ölçülür.
Yildiz konumundaki degisme açisal bir yer degistirme olarak saptanacaktir.
Dünya yörüngesinin çapi taban olarak alindiginda
yer degistirme açisindan ve basit trigonometri ilkelerinden yararlanilarak
yildizin uzakligi kolayca belirlenebilir. Daha uzak yildizlarin uzaklik
açilari çok küçük oldugundan kolayca
ölçülemez. 70 isik yilindan daha uzakta olan yildizlarin
uzakliklarinin baska yoldan ölçülmesi gerekir. Bu ölçüm,
yildizin uzakligi bilinen benzer tipten bir baska yildizla karsilastirilmasi
yoluyla yapilir. Bu yöntemi kullanirken astronomlar benzer tipten
yildizlarin parlakliklarinin özdes oldugunu varsayarlar. Yani uzak
yildizlarin uzakligi, bunlarin görünür ve gerçek
parlakliklarinin kiyaslanmasi yoluyla tahmin edilir.
|
YILDIZLARIN BÜYÜKLÜKLERI
Yildizlar farkli sicakliklarda olabildigi gibi çok farkli büyüklüklerde
de olabilir. En büyükleri üst devlerdir. Örnegin,
Herkül takimyildizinda yer alan " Ras Algethi " nin (
Alfa Herkül ) çapi 320 milyon kilometrenin üzerindedir.
1.391.000 kilometrelik çapiyla Günes bunun yaninda oldukça
gösterissiz kalir. Bilinen küçük yildizlar, yukarida
anlatilan beyaz cüceler ve nötron yildizlaridir.
|
YILDIZINLARIN RENKLERI
Çok farkli renklerde yildizlar vardir. En parlak yildizlar, çiplak
gözün ayirdina varacagi bir renk etkisi yaratabilecek güçte
isir; ama, dürbün ya da küçük bir teleskopla
çok farkli renklerde yildizlarin bulundugu görülebilir.
Kisin gözüken Büyükköpek takimyildizinin önde
gelen üyelerinden, göz alici beyazliktaki Akyildiz en taninmis
renkli yildizlardan biridir. Orion'un sol ayagi olarak görülen
mavi beyaz ayak ( Rigel ) da Akyildiz'a benzer. Orion'un sag kolu olarak
görülen parlak kirmizi üstdev ikizlerevi, Akyildiz ve
Ayak'la tam bir renk karsitligi olusturur. Arabaci takimyildizindaki
parlak kapella, Günes gibi saridir. Bir yildizin rengi sicakliginin
iyi bir göstergesidir. Mavi ve mavi-beyaz yildizlar, yüzy
sicakliklari 20.000 K' yi asan en sicak yildizlardir; Günes gibi
sari yildizlarin yüzey sicakliklari 6.000 K dolayindadir. Kirmizi
yildizlar ise yaklasik 4.000 K'lik yüzey sicakliklariyla daha soguk
yildizlar sinifina girer.
|