Bosanma davasi nasil açilir?

Insanlar arasinda bazi önemli meseleler vardir. Bunlari çözümlemek te kanun isidir. Bizde bazi dost avukat sitelerinden derledigimiz sorulara cevaplari sizlere sunmaga çalistik. Tabi bunlar arasinda bazi islama aykirilik tasiyan sorularda olacaktir onlari da yine dost site islam bilginlerinden derledik ancak bunlar yapilmasi ve yaptirilmasi dinen yasak ve son derece sakincali mebal tasiyan soru ve cevaplardir. Hiçbir islam aleminin böyle seylere inanmamasi ve yapmamasi gerekir biz sadece aydinlatmak amaciyla derledik.......

Bir kadin kocasindan ayri yasamayi istemesi halinde baska bir ev tutarak orada yasamayi seçmesi durumunda evine dönmeye zorlanamaz. Ancak koca kadinin evine dönmesini istiyorsa onu mahkeme kanaliyla resmen davet edebilir ve bu davete uymayan kadin aleyhine “terkten” bosanma davasi açabilir. Hakli nedenlerle ayri yasamak isteyen bir kadin, bosanma davasi açmadan da hakim karari ile ayri bir mesken edinebilir. Eslerden herhangi biri, bosanma nedenlerine dayanarak ayrilik karari verilmesi için mahkemeye basvurabilir ve hakli görülmesi halinde bir yildan üç yila kadar ayrilik karari verilebilir. Medeni Kanun’a göre evin reisi kocadir ve bu sifatla ailenin geçimini saglamak zorundadir. Kadin ancak buna yardimci olmakla görevlidir. Evini terkeden kocaya karsi, “terkten” bosanma davasi disinda, nafaka davasi açilabilir. Evliligin devami süresince velayet ana ve babaya birlikte verilmistir. Anlasmazlik halinde babasinn oyu geçerli sayilir. Ancak baba velayet hakkini kötüye kullaniyorsa annenin mahkemeye basvurarak velayetin babadan alinmasini istemeye her zaman hakki vardir. Bosanma veya ayrilik durumlarinda velayet çocuga kim daha iyi bakabilecekse, ona verilir. Genelde de, bu çocuklarin annesidir. Bu konuda erkegin kadindan hiçbir üstünlügü yoktur. Bosanma veya ayrilik, erkegin kadina uyguladigi siddetten kaynaklanmissa, yargiç böyle bir kisiye çocuk teslim edilemeyecegine kolay ikna olur. Kadin kocasi tarafindan istemedigi cinsel davranislara siddet kullanilarak zorlanmissa bu durum hem cezai ve hem de bosanma davasina konu olabilir ve siddet kullanildigi ispat edilebilirse, kadin manevi tazminat dahi alabilir. Evli kadinlarin, ev disinda herhangi bir (ahlaka aykiri olmayan) iste çalismasi için artik kocanin iznine ihtiyaci yoktur. Türk Medeni Yasasi uyarinca Türkiye’de hukuken tek eslilik kabul edilmistir. Evlenme sirasinda eslerden birinin önceden evli olmasi halinde ikinci evlilik geçersiz sayilir. Ayrica evlilik sirasinda eslerden herhangi birinin akil hastaligi varsa, sürekli olarak sezgin degilse, birinci derecede kan hisimlari ise bu evlilikler olmamis sayilir. Bunun için herhangi ilgili kimse tarafindan mahkemeye basvurulmus olmasi gerekir. Evlilik aninda geçici bir sebeble sezgin bulunmayanlar, evlenme hata, hile ve tehdit sonucunda gerçeklesmis ise zarar gördügünü ileri süren esin, olaydan itibaren alti ay, ama her halde evlenmeden itibaren bes sene içerisinde mahkemeye basvurmasi halinde evlilik feshedilebilir. Zina, cana kast, pek fena muameleler, herhangi bir cürümden dolayi ceza alinmasi ve haysiyetsizce yasam , birlikte yasami çekilmez hale getirmek, ortak meskeni terk, en az üç seneden beri devam eden ayrilik ve evliligi çekilmez hale getiren akil hastaligi, evlilik birliginin temelinden sarsilmasi ya da müsterek hayatin yeniden kurulamamasi halinde eslerden biri, digeri aleyhine bosanma davasi açabilir. Davada ileri sürülen sebeplerde hakli olan ve bu nedenle evlilik hayati sona ermis olan es, diger esten, olayin özelligine göre manevi tazminat isteyebilir. Bosanma nedeniyle yoksulluga düsecek es, digerinden, dava süresinde de hakim karariyla gecici bir tedbir olarak nafaka ödetilmesini isteyebilir. Velayet altinda bulunan müsterek çocuklara, resit oluncaya, egitimleri devam ediyorsa egitimleri sona erinceye, kiz çocuklarinin ise evleninceye kadar istirak nafakasi ödenmesi gerekir.

Büyü nasil yapilir?

Ak Büyü

Büyüsel islemlerin tümü etik, ahlaksal bir degerlendirmeye tabi tutulduklarindan ayrimlar olusuyor. Ilk ayrim Ak ya da olumlu, iyiye yönelik, sifaci büyüdür. Ak Büyü ile ugrasan kisi temiz ruhlu, iyi niyetli, hatta dindar biri olarak taninir. Ak ile Kara Büyü ayrimini antik uygarliklarda Asur ve Babil’de buluyoruz. M.Ö. 1800 yilinda Kral Hammurabi Kara Büyü’yü yasaklamis, uymayanlari ölümle cezalandirmistir. Ak Büyünün amaci sifadir, destektir. Yorumlara göre örnegin, ask büyüsü de bu kategoriye girer ama aslinda bu bir çesit zorlamadir. Ak Büyü ile Kara Büyü arasindaki farkliliklar sadece niyet, amaç ve formüllerle belli olmuyor; kullanilan malzemelerde farklidir. Ak Büyü’de ates, altin, ayçiçegi, civa, elma, elmas, fasulye, fildisi, gümüs, horoz, inci, incir, kursun, kuskonmaz, portakal, sarimsak, su, süt, sirke, tavuk, tuz, yumurta, zeytinyagi kullanildigi gibi, Kara Büyü’de ceset parçalari, idrar, kan, karga, kedi (kara), kurbaga, kurt kani, timsah disleri, toprak (mezarliktan), tüy (kara tüy) yarasa (gözleri ve kani) kullanilmaktadir.

Kara Büyü

Ak Büyü’nün ve Ak Büyücü’nün karsiti olan Kara Büyü, onu uygulayan ise Kara Büyücü’dür. Amaci kötülüktür, zarar vermektir ve cinayete, ölüme kadar gidebilir. Ak Büyücü’nün tersine Kara Büyücü özverici degil, kibirli ve firsatçidir, maddiyata baglidir. Allah’tan nefret eder, doganin kurallarina karsi gelir ve kendisini yüceltebilmek, güçlerini arttirabilmek için herseyi yapabilir ve yapar. Kara Büyü ya seytanla baglantilidir ya da ölü ruhlarla (nekromansi), her ne kadar Hz. Musa’dan baslamak üzere bütün dinler bunu bir sapkinlik sayip yasakladilarsa da, antik çaglardan beri ölülerin ruhlarini çagirip sayesinde gelecegi ögrenmeye çalismak, yani, 'ölü fali'ni uygulamak oldukça yaygin bir dönemdi. Özellikle Orta Çag büyücülügü bununla sik sik beslenmistir. Orta Çag tanri bilimcilerinden Rabano Mauro söyle yazmistir; Ölü falina bakanlar, kötü dualari ile ölüleri diriltenler, gelecegi öngörüp sorulara cevap vermelerini temin eden kisilerdir. Ölüleri çagirabilmek için ceset kani gerekiyor, çünkü bu islemlere yardimci olan cinler kandan hoslanirlar.

Kirmizi Büyü

Kirmizi Büyü olumsuz amaç ve niyetleri, uygulamalari ile Kara Büyü’nün bir çesidi yandasidir. Belki de en gerçek ve bu yüzden en tehlikeli büyüdür. Seytan’in, kötü ruhlarin büyüsüdür ve islemlerinde ayinlerinde kaz kullanir, kurban keser. Kirmizi Büyü’nün çesitleri arasinda önemlisi, merkezi Haiti olan, oradaki yerliler ve melezler tarafindan uygulanan Vudu (Voodoo) dur. Kökenleri, Afrika’nin totemlere dayali inançlarina baglidir. Vudu Büyücülügünde düzenlenen ayinlerde danslarin, müzigini kendinden geçmelerin, kurban edilen hayvanlarin (kaz, horoz, kara keçi) nedeni ve amaci adlari Loas olan bazi ilkel güçleri (ölü ruhlari) harekete geçirmektir. Trans haline geçen vudu rahibeleri, birer medyum gibi hareket ederek bu güölere teslim olurlar. Vudu’ya benzer bir uygulamaya Brezilya yerlilerinin Macumba (Makumba) törenlerinde rastlariz. Macumba, temelde cinsel büyücülüge baglidir, erotizmi boldur. Vudu ayinleri daha çok mezarlarda yer alirken, Macumba için mekan olarak açik alanlar ya da ormanlar tercih edilir. Vudu’nun çok konusilan fakat kanitlanmayan ve fantastik olarak görünen bir tarafi ise, Zombiler’dir, ya da yasayan ölüler (Zombi: mezardan çikma). Kara büyüsel islemlerle, hipnoz ve telkin yolu ile diriltildigi söylenen bu hareket halinde cesetlerin ruhsuz oldugu söylenir. Bir Zombi’nin kumanda edilmesi, yönlendirilmesi onu o hale sokan Kara Büyücü’nün isidir.

Büyü nasil yapilir? 2

Büyü sözünü sik sik duyariz. Pek çok kimse büyüden söz eder. Ama çogumuz bunun ne oldugunu bilmeyiz. Onun için önce büyünün ne oldugunu anlamamiz gerekiyor. Büyü, kötü usullere basvurarak bir insanin iradesini elinden almak demektir. Çesitli yollarla, usulleri kötüye kullanarak bir insani yönetim altina almaya, ona istenilenleri yaptirmaya genel olarak büyü denilir. Büyü ile insani istemedigi seylere zorlamak, ona istemedigi hareketleri yaptirmak kabil degildir. Büyücülük, her seyden önce, dine ve inanca kesin sekilde karsit olan, batil inançlara dayali bir büyüsel islem toplamidir. Reçeteler, formüllere dayanan, bunlara degisik anlamlar yükleyen bir uygulamadir. 1584’te Anvers’te yayinlanan Gespar Peucer’in Falcilar (Les Devins) adli kitapta büyücülük su sekilde tanimlanir. Büyücülük, seytani tanimaya yarayan bir sanattir. Büyücü tarafindan çagrilan seytan ve yardimcilari kendilerini gösterirler veya kendilerini göstermeyip de talep edilen seyi yerine getirirler. Büyüsel islemler çogunlukla olumlu (Ak Büyü) veya olumsuz (Kara Büyü, Kirmizi Büyü) bir enerji akisina dayali oldugu söyleniyor. Bir enerji bedensel bir organa, psiko-somatik (ruhsal-bedensel) bir isleve yöneltilebilir. Tarihte birçok el yazmasi büyü kitabi hazirlanmistir. En ünlülerden biri 15. Yüzyila ait oldugu sanilan, önceki yüzyilda gizem ustasi Mc Gregor Mathers tarafindan ilk kez Ingilizce ye çevrilen sihirbaz Ma Abra-Melin’in Kutsal Sihir Kitabidir. (The Book of the Sacred Magic of Abra-Melin the Mage). Kitaba göre maddi dünya kötü ruhlar tarafindan yaratilmistir, ancak sihirbaz, koruyucu meleginin yardimiyla ve büyüsel uygulamalara basvurarak, kötü güçlere karsi koyabilir hatta kötü ruhlari yönetebilir. Büyücülügün silahi büyülemedir, etkileme ve telkindir. Kuramsal olarak etki ve duygu (sevgi, nefret) dozu güçlü olan bir enerjinin belirli nesneler, formüller kullanarak transferidir. Bu tür etkilesimde en çok kullanilan ve Vudu (voodoo) dahil olmak üzere, her çesit büyüsel gelenekte mevcut olan mum veya kilden yapilan bir heykelciktir. Hedef olan kisiye yapilmak istenilen sey, büyüsel formüller kullanilarak heykelcige (kukla, bebek) yapilir. Orta çagdan kalma bir baska yöntem, Sanli El veya Tutusan El yöntemiydi. Asilarak ölen birinin eli kesilir, kurutulur ve avucuna siyah bir mum yerlestirilirdi. Dönemin kaynaklarina göre bu eli kullanarak özellikle zehirlenme büyüleri yapiliyormus. Büyünün amaci doganin organik gücünü sahiplenmektir ve de bu gücü diledigince kullanmaktir.
Kendi parfümünüzü nasil yaparsiniz?

Parfüm yapma devam edecek çünkü dogadaki zenginlikler bitmek bilmez

Kendi parfümünüzü yapabilmeniz için kimya bilgisine ihtiyaciniz yok. Bitkiler aleminde dolasarak kendi parfümünüzü kendiniz yaratabilirisiniz.

Gül parfümü:

1 ay süreyle ½ litre 60 derece alkolde 500 gr. gül yapragini dinlenmeye birakin. Orijinal bir parfül elde etmek istiyorsaniz bir kaç gül türünü bir arada kullabilirsiniz. Süre dolunca suyu bir siseye süzün. Kullanmadan önce bir parça maden suyu ile keskinligini giderebilirsiniz

Lavanta parfümü:

½ litre 90 derece alkole 40 gr. lavanta çiçegi koyun ve 1 ay süreyle dinlendirmeye birakin. Bir ay sonra bir siseye süzün.

Karanfil parfümü:

½ litre 80 derece alkole 70 gr. tane karanfil koyun 15 gün dinlendirin ve siseye süzün.

Lahana diyeti ile nasil zayiflariz?
Lahana çorbasi (Çorbali diyet)

Kadinlar arasinda lahana çorbasi olarak anilan bu sebze çorbali diyet, mucizevi bir biçimde bir haftada tam 8 kilo verdiriyor!!!!! Kimi diyetisyenler vücudun bu kadar kisa sürede kilo vermesine karsi çiksa da henüz hiçbir diyetisyen böylesine kisa sürede kilo verdiren bu diyetten kadinlari alikoyamiyor. Yalniz bu diyeti yaparken kendinizi çok fazla yormamali, bol su içmeli ve ekstra vitamin almalisiniz. Özel çorba Malzemeler: 6 adet sogan, kereviz, lahana, biber, domates, patlican, kabak, enginar, havuç, maydanoz vs. az tuz Yapilisi: Bütün sebzeleri ufak ufak dogradiktan sonra çorba olacak sekilde su ilave ederek düdüklü tencerede pisirin. Daha sonra dilerseniz blender’da ezerek krema kivamina getirebilirsiniz. 1. gün Istediginiz kadar meyve (muz hariç) ve özel çorba 2. gün Istediginiz kadar sebze (baklagiller hariç) ve özel çorba 3. gün Istediginiz kadar sebze, meyve ve özel çorba 4. gün 5 tane muz, 4 bardak süt ve özel çorba 5. gün 300 gr. kirmizi et, 6 tane domates, özel çorba 6. gün Istediginiz kadar yagsiz kirmizi et, özel çorba 7. gün

.YILDIZ KÜMELERI



Bazi sorular arasinda yildizlar hakkinda bigi istenmektedir bizde yine bir dost siteden aldigimiz bilgileri sizlere sunuyoruz...

.

Pek çok yildiz, küme olarak adlandirilan yildiz grubunun ya da toplulugunun üyesidir. Açik yildiz kümeleri bizim gökadamizin sarmal kollarina saçilmis olarak bulunan yildizlarin olusturdugu görece gevsek topluluklardir. Küresel yildiz kümeleri Samanyolu' nun ana düzlemi disinda bulunurlar ve adlarindan da anlasilacagi gibi dev küreler biçimindekiyildiz topluluklaridir. Açik kümeler genellikle Samanyolu' nun sarmal kollarinda olumakta olan türden genç, sicak, mavi beyaz yildizlari içerir. Astronomlar bu genç yildizlari Öbek 1 olarak adlandirilan bir grup içinde sayarlar. Açik kümelerde 20 ile birkaç bin arasinda degisen sayida yildiz olabilir. Küresel kümeler çok daha büyüktürve bunlar, büyük çogunlugunu Öbek 2 'ye giren yasli kirmizi devlerin olusturdugu onbinlerce günes içerirler. Açik kümeler bizim gökadamizin çekirdegi çevresinde, kabaca dairesel yörüngeler üzerinde, küresel kümeler ise ayni çekirdek çevresinde oldukça dis merkezli eliptik yörüngeler üzerinde dolanir. Boga takimyildizindaki Ülker gibi çok sayida açik kümenin olusmasina yol açan gaz bulutunun kalintilarini da içerdigi görülebilir. Küresel kümelerde ise tam tersine, bu türden ya çok az madde vardir ya da hiç yoktur. Türünü en iyi temsil eden küresel küme Erboga takimyildizindaki Omega Erboga'dir ( Omega Centauri ). Baska gökadalarda da hem açik hem de küresel kümelerin varligi saptanmistir.

YILDIZINLARIN DOGUMU VE ÖLÜMÜ



Yildizlar, Samanyolu Gökadasi'nin sarmal kollarini kaplayan dev gaz ve toz bulularinin içinde dogar. Temel olarak hidorejen gazindan olusan bu bulutlar kütle çekiminin etkisiyle kendi üzerlerine çökerek büzülürler ve madde kümeleri birayaya toplanir. Süreç içinde her kümenin ortasindaki sicaklik yükselir; ama ortaya çikan isi bu kümelerin durmadan artan yogunlugu nedeniyle disari kaçamaz. Sonunda sicaklik, disari disari dogru etkiyen isi basincinin içeri dogru etkiyen kütleçekimi basincina karsi koyabilecegi bir düzeye yükselir. Çökme sona erer. Bu asamada, baslangiçtaki gaz ve toz bulutu, ilkel yildiz olarak bilinen çok sayida karali bölge içerir. Bundan sonra ne olacagi ilkel yildizin kütlesine, yani " agirligi"na baglidir. Kütlesi Günes'inki kadar olan ilkel yildizlarin orta kesiminde sicak bölgeler olusur. Buralarda sicaklik zamanla artarak 10 milyon kelvin * dolayina ulasir. Bu noktada nükleer tepkimeler baslar. Kütlenin merkezindeki hidrojen, çekirdek kaynasmasi sonucunda helyuma dönüsür. Açiga çikan enerji kütlenin yüzeyinden isik ve isi haline disari yayilir. Günes'le yaklasik olarak ayni kütledeki yildizlarin ortalama ömrü, yani çekirdek kaynasmasi yoluyla sürekli enerji üretme süreleri 10 milyar yil kadardir. Daha sonra bu yildizlarin hidrojen yakitlari tükenir ve ömürlerinin son evresine girerler. Günes 5 milyar yildir bu biçimde etkinligini sürdürmektedir ve bir 5 milyar yil kadar daha bunu böyle sürdürecektir. Kütleleri Günes'inkinden daha büyük olan yildizlar hidrojenlerini daha hizli tüketirler, bu yüzden bunlarin bunlarin ömürleri de çok daha kisadir. Kütlesi Günes'inkinin 5 yada 6 kati olan bir yildiz yakitini yalnizca bir kaç 10 milyon yil içinde bitirebilir. Baslangiçtaki kütlesi ne olursa olsun, her yildiz sonunda hidrojen yakitini tüketir. Hidrojen çekirdeklerinin birlesmesi yoluyla helyum üretiminin son asamalarina ulasilirken ortadaki bölge de giderek genlesir. Sonunda hidrojen tamamen tükenir ve disa dogru etkiyen isil basinci yaratan nükleer tepkimeler ortadan kalkar. O zaman çekirdek kendi üzerine çöker ve iç sicakligi ile basinci artar. Bu noktada bir baska nükleer tepkime dönemi baslar ve helyum karbona dönüsür. Yeni olusan çekirdek basinci yildizin dis katmanlarini tekrar genlesmeye zorlar ve yildiz baslangiçtaki halinden kat kat büyük bir kirmizi dev haline gelir. Günes, günümüzden 5 milyar yil kadar sonra bu asamaya ulasacak ve bu sirada iç gezegenler genlesen Günes tarafindan yutulacaktir. Astronomlar evrende küresel gaz kabuklariyla çevrili çok sayida sicak yildizin bulundugunu bilmektedirler. Gezegence bulutsular olarak adlandirilan bu yildizlar, kirmizi dev yildizlar nükleer tepkimelerinin son asamasindan geçerken olusur. Bu asamada, içten gelen isinim basinci yildizin dis katmanlarini disari dogru püskürterek bir kabuk olusturmalarina neden olur; bu da alttaki daha sicak bölgelerin sirayla açiga çikmasina yol açar. Yeni açiga çikan bölgelerin sicakligi 100.000 K dolayinda olabilir. Milyonlarca yil sürse de, sonunda yildizin nükleer yakiti tamamen biter ve nükleer tepkimeler sona erer. Disa dogru etkiyen isi basinci bu noktada islevini bütünüyle yitirir ve yildiz kendi kütle çekiminin etkisiyle kendi üstüne çöker. Hint asilli astronom Subrahmanyan Chandrasekhar 1930' da gerçeklestirdigi bir arastirma sonucunda, kütlesi Günes'inkinin 1.4 katindan daha küçük olan bir yildizin çökerek kararli bir beyaz cüce olusturacagini ortaya çikardi. Içe dogru etkiyen kütle çekim kuvveti, çökme sirasinda yildizin iç kesimlerindeki atomlarin parçalanmasina neden olacak kadar büyüktür. Yildiz böylece iyice sikisarak asiri yogun bir cisim haline gelir. Bu yildiz baslangista Günes'in ki kadar çok maddeyi içermis olsa bile, çökmenin getirdigi sikisma sonucunda çapi yalnizca birkaç bin kilometre olan bir küre biçimini alabilir. Merkezinde hiçbir nükleer tepkime yoktur, ama çökme sirasinda açiga çikan enerji isiya dönüsür ve beyaz cüce soluk bir biçimde isimayi sürdürür. Bu enerji yavas yavas uzaya dagilir, yildiz soguk ve görünmeyen bir siyah cüce olarak yasamini sona erdirir. Kütleleri Günes'inkinin 1,4 ile 3 kati arasinda olan yildizlarda kütle çekiminin neden oldugu çökme beyaz cüce asamasindan öteye geçer. Bu tür yildizlarin çökmesi sirasinda proton ve elektronlarin birlikte ezilmeleri sonucunda nötronlar olusur. Nötron yildizlari inanilmayacak kadar yogundur; nitekim nötron yildizi olusturan maddenin bir santimetre küpü yaklasik 1 milyon ton gelir. Eger Günes'teki madde bir nötron yildizi ölçeginde yogunlastirilabilse, olusacak cismin çapi yalnizca 30 km olurdu. 1960'larin sonlarina kadar nötron yildizlari yalnizca kuramsal bir kavramdi. 1967' de radyoastronomlar gökyüzünün görürnürde bos olan bir bölgesinden son derece siddetli radyo dalgalarinin yayildigini belirlediler. Bu sinyaller son derece düzenli bir biçimde gönderilmekteydi ve astronomlar baslangiçta bunlarin radyo vurulari salan bir yildizdan gelmekte oldugunu düsündüler. Böylece bu cisimlere, "vuru" anlamini veren ingilizce sözcükten türetilen " pulsar " adi verildi. Daha sonra ortaya çikarilan pulsarlar biri de, Boga takimyildizindaki Yengeç bulutsusunun tam ortasinda yer alir. Yengeç bulutsusu, süpernova patlamasi denen bir süreçten geçmis çok iri kütlelei bir yildizin çevreye saçilan kalintilarindan olusur. Süpernovalarda, yildizin kütle çekiminin yol açtigi çökme neden olur; çökme kuvveti o kadar büyüktür ki, kütlenin iç sicakligi hizla artmaya baslar. ardindan gelen son derece siddetli nükleer tepkimeler yildizin patlamasina ve dis katmanlarinin uzaya saçilmasina neden olur. Bu sirada yildizin parlakligi bir süre için Günes'inkinin 1 milyar kati düzeyine çikabilir. Yengeç bulutsusunun dogmasina neden olan süper nova patlamasini 1054'te Çinli astronomlar gözlemlemislerdir.Bu patlama sonucunda yildizin çekirdegi çökerek bir nötron yildizinin olusmasina yol açmisti. Astrnomlar ortaya çikan bu yeni cismin kendi ekseni çevresinde hizla döndügünü ve bu dönüse uygun bir tempoda ( saniyede 30 kez ) radyo vurulari saldigini kesfettiler. Bu pulsar, radyo salimlarinin yani sira optik olak da varligi belirtilebilen az sayidaki pulsardan biridir. Optik olark gözlenen pulsarlarin, radyo vurulari ile ayni tempoda düzenli olarak parladiklari da saptanmistir. Yildizlarin kendi üstlerine çökerek beyaz cüceler veya nötron yildizlari oluturmalari insana inanilmaz gibi gelebilir, ama kütlesi Günes'inkinin üç kati yada daha fazla olan yildizlarin kurumsal sonu da sasirticidir. Bunlarin çökme süreçlerinin beyaz cüce ve nötron yildizi olusumuyla sonuçlanmayip daha da ileri gittigi sanilmaktadir. Kütle çekimsel büzülmesi yildizin iyice ezilmesine ve büyüklügü hizla azalirken yogunlugunun da hizla artmasina yol açar. Cismin yogunlugu sonunda o kadar büyüktür ki, kurtulma hizi ** isik hizini asar. Bu nokta bir kez asildimi, bu cisimden artik isik da kurtulamaz ( yansiyamaz ) ve cisim görünmez duruma gelir. Çökme, sonunda durur. Kütle çekim kuvveti, çöken yildiza olan uzakligin artmasiyla giderek azalir ve sonunda isigin kurtulabilecegi bir noktaya ulasir. Bu noktaya " olay ufku " denir. -------------------------------------------------------------------------------- * Kelvin sicaklik ölçegi : -273 Cº' ye esit olan mutlak sifiri temel alir; kelvin sicakligi " K" harfiyle gösterilir. ** Kurtulma hizi : Cismin kütle çekim kuvvetini yenmesi için gerekli hiz

YILDIZINLARIN UZAKLIGI



Yildizlar bizden ve birbirlerinden çok uzak oldugundan, bu uzakliklari kilometreler cinsinden ifade etmeye çalismak çok anlamsizdir. Bunun yerine astronomlar baska bir birim kullanirlar: Isik yili. Bir isik yili, isigin bir yilda alabilecegi yolun uzunluguna esittir ve kabaca 10 trilyon kilometredir. Bu ölçegi kullanarak Ay'in bize olan uzakliginin 1 isik saniyesinin biraz üzerinde, Günes'inkinin 8 isik dakikasinin biraz üzerinde ,- Plüton' unkinin 5,5 isik saati dolayinda ve Dünya'ya en yakin yildiz olan Proxima Centauri' ninkinin 4,3 isik yili oldugunu söyleyebiliriz. Yildiz uzakliklarini ölçmek için farkli yöntemler uygulanir. Bize en yakin olanlarin uzakliklari, trigonometri yoluyla belirlenen uzaklik açilarindan yararlanilarak bulunur. Yakindaki bir yildiz iki farkli konumdan gözlendiginde arka palnda kalan uzak yildizlara göre hafifçe yer degistirmis gibi gözükür. Yildiz uzakliginin hesaplanmasinda bundan yararlanilabilir. Bu yöntemde yildizin konumu, Dünya'nin Günes'in çevresindeki yörüngesi üzerinde bulunan karsit iki noktadan alti ay arayla ölçülür. Yildiz konumundaki degisme açisal bir yer degistirme olarak saptanacaktir. Dünya yörüngesinin çapi taban olarak alindiginda yer degistirme açisindan ve basit trigonometri ilkelerinden yararlanilarak yildizin uzakligi kolayca belirlenebilir. Daha uzak yildizlarin uzaklik açilari çok küçük oldugundan kolayca ölçülemez. 70 isik yilindan daha uzakta olan yildizlarin uzakliklarinin baska yoldan ölçülmesi gerekir. Bu ölçüm, yildizin uzakligi bilinen benzer tipten bir baska yildizla karsilastirilmasi yoluyla yapilir. Bu yöntemi kullanirken astronomlar benzer tipten yildizlarin parlakliklarinin özdes oldugunu varsayarlar. Yani uzak yildizlarin uzakligi, bunlarin görünür ve gerçek parlakliklarinin kiyaslanmasi yoluyla tahmin edilir.

YILDIZLARIN BÜYÜKLÜKLERI



Yildizlar farkli sicakliklarda olabildigi gibi çok farkli büyüklüklerde de olabilir. En büyükleri üst devlerdir. Örnegin, Herkül takimyildizinda yer alan " Ras Algethi " nin ( Alfa Herkül ) çapi 320 milyon kilometrenin üzerindedir. 1.391.000 kilometrelik çapiyla Günes bunun yaninda oldukça gösterissiz kalir. Bilinen küçük yildizlar, yukarida anlatilan beyaz cüceler ve nötron yildizlaridir.

YILDIZINLARIN RENKLERI
Çok farkli renklerde yildizlar vardir. En parlak yildizlar, çiplak gözün ayirdina varacagi bir renk etkisi yaratabilecek güçte isir; ama, dürbün ya da küçük bir teleskopla çok farkli renklerde yildizlarin bulundugu görülebilir. Kisin gözüken Büyükköpek takimyildizinin önde gelen üyelerinden, göz alici beyazliktaki Akyildiz en taninmis renkli yildizlardan biridir. Orion'un sol ayagi olarak görülen mavi beyaz ayak ( Rigel ) da Akyildiz'a benzer. Orion'un sag kolu olarak görülen parlak kirmizi üstdev ikizlerevi, Akyildiz ve Ayak'la tam bir renk karsitligi olusturur. Arabaci takimyildizindaki parlak kapella, Günes gibi saridir. Bir yildizin rengi sicakliginin iyi bir göstergesidir. Mavi ve mavi-beyaz yildizlar, yüzy sicakliklari 20.000 K' yi asan en sicak yildizlardir; Günes gibi sari yildizlarin yüzey sicakliklari 6.000 K dolayindadir. Kirmizi yildizlar ise yaklasik 4.000 K'lik yüzey sicakliklariyla daha soguk yildizlar sinifina girer.